AKP ile cemaat arasında, özellikle başkanlık sistemi ve çözüm süreci nedeniyle yaşanan gerilim Gülen’in son yayımlanan konuşmasıyla doruğa çıktı.
Gülen, isim vermeden yaptığı eleştirilerde, kuvvetin bazen insanları küstahlaştırabileceğini söyleyerek ‘’Hatta mümin bile olsa ahlaken firavun olur. Sıfatları itibarıyla firavun olur. Bazen nimetlerin sağanak sağanak baştan yağması o da insanı böyle nemrutlaştırır, firavunlaştırır. İnsan gaflete dalar’’ dedi.
ABD’de yaşayan emekli vaiz Fethullah Gülen son dönemdeki hükümet-cemaat tartışmaları ve cemaate yönelik eleştirilere sert tepki gösterdi. “Bazen kuvvet insanı küstahlaştırabilir” diyen Gülen, “Mümin bile olsa ahlaken firavun olur. Sıfatları itibarıyla firavun olur. Bazen nimetlerin sağanak sağanak baştan yağması o da insanı böyle nemrutlaştırır, firavunlaştırır” diye konuştu.
Samanyolu TV’de yayımlanan video kaydında, kuvvetin insanı küstahlaştırabileceğini belirtirken “Yani sıradan bir insan gelir, şöyle böyle konjonktürel olarak bir yerde bazı imkânları elde edebilir, dümene oturabilir. Dümene oturduktan sonra artık götürdüğü o vasıtanın içindeki o insanların hiçbirinin hukukuna riayet etmez. Hep tepeden bakar onlara. Hep itab eder, ‘Yerinizde oturun’ der. Adamlar bir şey söyleseler, ‘Az şurada dursanız da bir namaz kılsak, sen dümendesin. Az dursanız da burada bir dinlensek, nefes alsak’, ‘Kesin sesinizi. Siz anlamazsınız o işleri. Ben ne dersem o olur falan’ der” diye konuştu.
Gülen, elde edilen imkânlardan kaynaklanan küstahlaşmanın yalnızca “kâfirlerle” sınırlı olmadığını anlatırken şunları söyledi:
“Hatta mümin bile olsa ahlaken firavun olur. Sıfatları itibarıyla firavun olur. Bazen nimetlerin sağanak sağanak baştan yağması o da insanı böyle n emrutlaştırır, firavunlaştırır. İnsan gaflete dalar. Hazreti Pir’in ‘Yirmi Üçüncü Söz’de ifade ettiği gibi yer içer, yan gelir, bilmem neler gibi kulağı üzerine yatar.”
“İmkânların bolluğu şirazeden çıkarır” diyen Gülen, “Dediğim dedik, şirazeden çıkarır. Ahmak bir güruhun hiç olmayacak şeyleri bile alkışlaması onu şirazeden çıkarır. Takdir edilecek şeylerin yanında tenkit edilecek şeyler, belki sorgulanacak şeyler, onları bile alkışlayan insanlar yine bağışlayın, onu küstahlaştırır. Bunlar küstahlaşma yollarıdır, hafizanallah” dedi.
Gülen, “Allah bazen küçük insanlara büyük işler yaptırır. Nimetleriyle onları serfiraz kılar. Bazıları ise bunu göremez. Bunca imkânlarımıza rağmen bunların yaptığı gibi yapamıyoruz der” ifadelerini kullandı.
“Kıskançlığa giriyorlar, hasede düşüyorlar, cemaat diyorlar, hareket diyorlar, hizmet diyorlar, oturup kalkıyor Batılıların İslamfobisi yaşadığı gibi, bir cemaat fobisi yaşıyor ve yaşatıyorlar” diyen Gülen, “Ah keşke bilseler; cemaat yapmıyor, hareket yapmıyor, hizmet yapmıyor. Allah yapıyor (celle celaluhu). Ama Ona binlerce hamdü sena olsun ki bu nesli, bu nesli cedidi Allah böyle güzel şeylerde istihdam buyuruyor” değerlendirmesini yaptı.
CEMAATİN SÖZCÜLERİNDEN GÜLERCE DE ERDOĞAN’A ‘KÖŞKE ÇIKMA’ MESAJI VERDİ:
Gülen cemaatinin sözcülerinden Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce dün köşesinden Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Cumhurbaşkanlığı’na aday olma” mesajı verdi. Gülerce, “Başbakan, bugüne kadar aday olacağını söylemedi. Aday olmazsa, o zaman partili cumhurbaşkanına da ihtiyaç kalmaz” diye yazdı.
Gülerce’nin “Mecburi istikamet, C planı” başlıklı yazısında dikkat çeken bölümler özetle şöyle: “Dört partiden oluşan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarından bir sonuç çıkmayacağı artık anlaşıldı. ... Şimdi ne olacak? AK Parti’nin A planı, akim kalan bu dört partili uzlaşma arayışı idi. Sırada B planı var. B planı AK Parti’nin sıra ile CHP, MHP ve BDP ile ayrı ayrı bir anayasa yapması. Bu da hayal…
C planı aslında AK Parti için en doğru ve hayırlı yol olabilir. AK Parti öyle bir demokratik, sivil, özgürlükçü taslak ile karşımıza çıkar ki, bu taslağa hayır demek, bütün partileri sıkıntıya sokar… Ancak böyle bir hamle, AK Parti’nin başkanlık, yarı başkanlık sistemlerinden vazgeçmesine bağlı.
Geriye AK Parti’nin ısrar edeceği tek husus olarak ‘partili cumhurbaşkanı’ kalıyor. Ben bu ısrarı haklı görüyorum. İki sebepten: Bir, cumhurbaşkanını ilk defa halk seçecek. Başbakandan daha güçlü bir cumhurbaşkanı geliyor. Partisinden kopan cumhurbaşkanı ile başbakan-hükümet arasında ileride sıkıntılar olabilir. İki başlılık, yakalanan bütün istikrarı berhava edebilir.
İkincisi, Demirel ve Özal örnekleri gösteriyor ki, cumhurbaşkanı partisinden koparsa, o parti bir daha belini doğrultamıyor. Bugün AK Parti’ye Sayın Erdoğan’ın şahsından dolayı oy verenlerin oranı büyük yekûn tutar. Bu seçmen kitlesi küserse, AK Parti ciddi bir sarsıntı geçirir. Belki C planı içerisindeki sürpriz hamle, Başbakan Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını koymamasıdır. Sayın Başbakan, bugüne kadar aday olacağını söylemedi. Aday olmazsa, o zaman partili cumhurbaşkanına da ihtiyaç kalmaz. Demokratikleşme yolunda mevcut anayasada yapılacak esaslı değişiklikler, referandumda halk desteği ile arızasız gerçekleşir. Bu durumda tek şart, Sayın Başbakan’la gerçekten ahenk içinde çalışacak, ona vefasızlık etmeyecek bir şahsiyetin Çankaya’ya çıkmasıdır…
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrara çok ihtiyacı var…”
Cumhuriyet
![]() Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |