Rapor var ilerleme yok

Başmüzakereci Egemen Bağış, “2010 İlerleme Raporu, bu zamana kadar yayımlanan 13 rapor arasında en olumlu ve en teşvik edici olanıdır” diye konuştu. Raporda AB üyeliği hedefi için bir 13 yıl daha beklemenin gerekmediğinin görüldüğünü söyleyen Bağış “Artık burnumuza AB üyeliği kokuları gelmeye başlamıştır” şeklinde belirtti.

Türkiye - AB ilişkilerinin Kıbrıs sorunu yüzünden tıkanma noktasına doğru yol aldığı şu günlerde, dün açıklanan AB Komisyonu’nun İlerleme Raporu Türkiye’nin demokratikleşme adına beklentileri karşılayacak bir ilerleme kaydetmediğini bir kez daha ortaya koydu. Demokratikleşmenin unsurlarını oluşturan birçok başlık altında eleştirilen Türkiye’nin İlerleme Raporu’nda “Kadın hakları ve eşitlik” sorunu “Türkiye’nin kilit sorunu” olarak işaret edildi.

Raporda “Cinsiyetler arası eşitsizlik ve kadına yönelik şiddet Türkiye’nin başlıca sorunu olmaya devam ediyor” denildi. Türkiye’deki kadının durumuna geniş yer verilen 2010 İlerleme Raporu’nda öne çıkan tespitler şunlar:

* Siyasette, kamu yönetiminde ve ticaret odalarında kadın temsili düşük.

* Namus cinayetleri, aile içi şiddet, erken ve zoraki evlilikler ciddi sorunlar olarak dikkat çekiyor.

* Kadın derneklerinin merkezi ve yerel yönetimlerle diyaloğu kötüleşti.

* Okul kitaplarında hâlâ kadının rolü ve stütüsüne ilişkin şablonlar var.

* Hükümet kadın sığınakları ve belediye üzerinde etkili değil.

* Eşitlik ve kadına şiddet konusunda hazırlanan ulusal aksiyon planının ölçülebilir hedefleri yok. Aksiyon planına yeterli kaynak ayrılmıyor.

Komisyonun raporu ile ilgili açıklama yapan AP Türkiye Raportörü Ria Oomen Ruijten istahdamdaki kadın gücünün son derece düşük düzeydeki payına, namus cinayetlerine ve hâlâ özellikle Güneydoğu’da çoğu kız olan 200 bin çocuğun okul yüzü görmediğine işaret etti.

Ergenekon davası raporda bu yıl farklı bir bağlamda yer buldu. Komisyon “Ergenekon tutuklamaları ile iddianamelerin mahkemeye sunulması arasında geçen süre bütün sanıklar için etkili yargı garantisine ilişkin kaygıların artmasına yol açmıştır” dedi.

Parlamentoda, özellikle yolsuzluk davalarında, dokunulmazlıkların vardığı boyut, siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının finansmanlarının şeffaf olmaması, parti ve adaylara yapılan bağışların yeterince denetlenmemesi, Deniz Feneri ile ilgili davanın hâlâ açılmamış olması, Adli Tıp’ın verdiği çelişkili raporlar ve cumhurbaşkanının bazı atamalarından dolayı duyulan kaygıların da eleştiri olarak yer alması dikkat çekiyor.

Raporda ayrıca DTP’nin kapatılarak 2’si milletvekili olan 37 kişiye getirilen siyaset yasağının hükümetin demokratik açılım çabalarına sekte vurduğu belirtildi ve dokunulmazlıkların “yolsuzluk davaları olduğunda çok geniş, şiddet içermeyen fikirlerin ifadelerinde ise çok yetersiz olduğu” vurgulandı.

Güvenlik güçleri tarafından orantısız güç kullanımının yol açtığı ölümlere ilişkin sivil toplum kuruluşlarınca hazırlanan raporların sayısındaki artışa dikkat çekildi.

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helen Flautre, raporun ardından yaptığı açıklamada Türkiye’nin üyeliğini engelleyen ülkelerin “ikiyüzlü yaklaşımlarından” vazgeçmelerini istedi.

Füle: Limanları hemen açın

Avrupa Komsiyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, “Kimse müzakerelerin hızından memnun değil. Türkiye’nin ek protokolü acilen uygulaması gerek” dedi. Füle’nin mesajı Kıbrıs sorunu aşılmazsa müzakerelerin ilerlemesinin imkânsız hale geleceğini gösteriyor. Füle, Türkiye’nin limanlarını Güney Kıbrıs’a açması halinde sekiz başlıkta müzakerelerin sürebileceğini ifade etti. Türkiye son kalan üç başlığı da açtıktan sonra, açılacak başka başlık kalmayacağı için müzakereler fiilen duracak.

Çimen Turunç Baturalp/Cumhuriyet