Türk medyasında işler iyice çığırından çıkmaya başladı: Aman ne güzel şirket, aman da ne güzel patron

"Maalesef Türkiye'nin en büyük şirketleri bile yurt dışında düzenledikleri etkinlikleri bir satın alma iletişimi gibi kurguluyorlar. Herhalde paralı içerik dediğimiz advertorial veya ilan yerine daha ucuza geldiği, zamanla basın mensubunun da gönlünü hoş tutmak amacıyla bu yollar tercih edilir oldu.

  • | Son Güncelleme:
  • | İş'te Gündem

Aydınlık'tan Recep Erçin'in yazısından alıntı

Türk medyasında işler iyice çığırından çıkmaya başladı. Geçen hafta iki olay medyanın gündemini meşgul etti.

Bunlardan ilki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kalabalık bir basın heyeti ile İtalya'ya yaptığı seyahatti. Kamu kaynakları ile yapılan seyahat ve seçilen isimler tartışma konusu oldu.

Ardından Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bir açıklama yayınladı ve meslek ilkelerini hatırlattı. Öteden beri olan işler bu kez daha medyatik kalemlerin katıldığı bir etkinlikle gündeme gelince tartışma başladı.

İBB'NİN TURİSTİK GEZİSİ

Elbette bu seyahatin bir spor etkinliğini içerdiği göz önüne alındığında siyaset yazan gazetecilerin orada bulunması eleştirilebilir. Belli ki düzenleyiciler doğru tercih yapamamışlar.

İhtisas gazeteciliği dikkate alındığında esasen sporla ilgili bir iletişim yapılmak isteniyorsa spor medyasının orada bulunması çok daha doğru olabilirdi. Bunun dışında Türk'ün Türk'e propagandasını başka konularda da görüyoruz.

Burada da benzer bir hadise yaşanmış. Şayet mesele İstanbul'un ve Türkiye'nin tanıtımı ise orada Avrupa basınıyla bir toplantı yapılabilirdi.

Burada düzenlenecek etkinliklere ilişkin de burada yapılan bir toplantıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi medyaya detaylı bilgi verebilirdi. Buradan bakınca bunun kamu kaynakları ile turistik bir gezi olduğu çok açık.

GEZİDEN HABER ÇIKIYOR MU?

Ekonomi medyası özelinden bakınca halihazırda öteden beri süregelen işler var. Şirketlerin yurt dışında yaptıkları toplantılar, mağaza açılışları, fabrika yatırımları veya fuar katılımları gibi etkinlikler için de ekonomi medyası davet edilir.

Sadece yurt dışı değil yurt içine de yapılan seyahatler var. İş öyle bir noktaya geldi ki artık haftada iki üç kere bir basın gezisi düzenlenir oldu. Ekonomi medyasındaki kadrolar bu kadar azalmışken artık hiçbir yere yetişemez olduk.

Esasen bu kadar para harcanan gezilerin sonunda haber niteliği taşıyan bir içerik çıkıyor mu, çıkmıyor meselesi önemli. Gidelim, gezelim, yiyelim, içelim noktasında mı geçiyor yoksa oraya gidildiğinde kamuoyuna gazete sayfalarından, internet sitelerinden, TV ekranlarından tarafsız bir bilgi aktarımı mı yapılıyor! Önemli olan bu diye düşünüyorum.

GİDİLEN YERE DEĞİL YAPILAN İŞE BAK

Özellikle ekonomi medyasının katıldığı bu şirket davetlerine ilişkin çok fazla eleştiri yapılıyor. Ancak burada eleştirinin çıkış noktası maalesef yanlış. Gazetelerin ve medyanın bulunduğu iktisadi durum göz önüne alındığında kurumlar, çalışanlarının seyahat masraflarını karşılamayı bırakın neredeyse yemek masraflarını bile karşılamayacak noktaya işi getirdiler.

Ücretler konusundaki durumu ise başkanı olduğum Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin yaptığı açıklamalarla kamuoyuna duyurduk ve bu konudaki talepleri de ilettik. Yıllardır ekonomi medyasında emek veren bir gazeteci olarak bu konuda yapılan eleştirilere karşı şunu söylemek isterim; eğer bir gazeteci davet edildiği basın gezisinde çeşitli özel isteklerde bulunmuyorsa, döndüğünde haber değeri olan bir içerikle bunu okuyucusuna tarafsızca aktarıyorsa mesele yoktur.

İşte yapılan bir yatırımdır, artırılan istihdamdır, açılan mağazanın veya fuarın Türkiye ekonomisine katkısı değerlendiriliyorsa orada haber kaynağı ile yapılan görüşmelerde kamusal nitelik taşıyan bilgiler içeren bir haber alınıyorsa elbetteki amaç hasıl olur.

Fakat işte gidilen seyahatte "Aman da ne güzel işler yapılıyor aman da çok güzel bir işyeri aman da ne güzel patron aman da ne güzel şirket gibi" yıkama yağlama tabir edeceğimiz bir metin ortaya çıkıyorsa elbette bunu eleştirmek gerekir.

Basın toplantılarında sadece halkla ilişkiler şirketinin hazırladığı bülten sayfalara kocaman konuyorsa elbette ki burada büyük bir sıkıntı var demektir.

MİSAFİR EN İYİ ŞEKİLDE AĞIRLANIR

Maalesef Türkiye'nin en büyük şirketleri bile yurt dışında düzenledikleri etkinlikleri bir satın alma iletişimi gibi kurguluyorlar. Herhalde paralı içerik dediğimiz advertorial veya ilan yerine daha ucuza geldiği, zamanla basın mensubunun da gönlünü hoş tutmak amacıyla bu yollar tercih edilir oldu.

Maalesef önüne gelen her şeye toplantı yapan önüne gelen her şeye basın buluşması düzenleyen ancak önemli sosyal sorumluluk işleri olduğunda elini cebine atmaktan çekilen bir özel sektör karşımızda bulunuyor.

Bu konuları paydaşımız olan TÜHİD, İDA ve KİD gibi kuruluşlarla da zaman zaman bir araya gelerek tartışıyoruz, etik ilkeler çerçevesinde işler nasıl yürütülür, bunun için kafa yoruyor, elimizden gelen çabayı gösteriyoruz.

Bu meseleyi kapatırken şunu da belirtmek isterim ki bir kurum veya bir şirket bir gazeteciyi bir etkinliğe davet ediyorsa kimse kusura bakmasın nasıl ki eve gelen misafir en iyi şekilde ağırlanıyorsa meslektaşlarım da, etkinliğin çerçevesini aşmamak kaydıyla, en güzel şekilde ağırlamalıdır.

E-BÜLTEN ÜYELİĞİ
İş dünyasının gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, siyaset, teknoloji ve life style haberler.
E-Mailin ile Ayrıcalıklı Üye Ol, ilk Sen haberdar ol
Adınız, Soyadınız:
E-posta adresiniz:

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz
X

E-BÜLTEN ÜYELİĞİ

İş dünyasının gündem özeti e-posta kutunda. Piyasalar, ekonomi, iş dünyası, siyaset, teknoloji ve life style haberler.
E-Mailin ile Ayrıcalıklı Üye Ol, ilk Sen haberdar ol